Arşiv

İstatistik

U-19 Avrupa Şampiyonası & Parlayanlar

Bu tür turnuvalar, oyuncuların erken yaşta futbolun zirvesine doğru, yavaş yavaş tırmanmasını sağlar. Altyapınız güçylüyse ve biraz da yeteneğiniz varsa, Chelsea, Manchester, Arsenal, Liverpool, Benfica ve Barcelona gibi kulüpleri peşine takabilirsiniz. Bu kulüpleri özellikle verdim, çünkü son yıllarda bu tür turnuvalara en fazla scout ve altyapı hocası gönderen takımlar arasında başı çekiyorlar. Zaten, hemen hemen hepsinin kadrosunda altyapısından yetiştirdiği en az 2-3 as takım oyuncusu vardır.

Oyuncu yetiştirme, işin ekonomik boyutunun yanında bir kulübün felsefesini de ortaya çıkaran bir olay. Bugün Galatasaray ile kıyaslanması bile söz konusu elinmeyecek OFK Belgrad'ın Chelsea'ye oyuncu gönderdiğini bilen var mıdır? Üstelik 5.5 milyon euro bonservis bedeli alarak. Bunun yanında her sezon ülkenin en önemli kulübü Partizan'a 3-5 futbolcu pazarladığını da hatırlatmakta fayda var.

Turnuvaların öneminden bahsetmişken, Türkiye'deki altyapı sistemine de değinmek gerekir. Bir futbolcuyu 15 yaşına kadar, futbolun teknik/taktik her türlü mevzusundan bihaber tutabilirsiniz. Fakat, bu oyuncular 17-18 yaşına geldiklerinde nerede, ne zaman pozisyon alacaklarını, kalecinin duruş açısına göre vuruş tekniği yapmayı bilmek zorundalar. Ayrıca Türkiye'de ''Genç'' kavramı çok geniş bir kavram. 15-30 yaş arası herkes için kullanılabilen bir kelime olmasına rağmen, futbol için aslı yoktur. Futbolda genç/yaşlı kavramı yoktur, olmamalıdır da. Tecrübeli/tecrübesiz vardır ve bu da giderilemeyecek bir sorun değildir. Oyuncuları A Takım'da forma şansı vermeye başladığınızdan itibaren, yavaş yavaş futbolun havasını koklatırsınız. Bunun farkında olan futbolcu zaten özel hayatına, uykusuna dikkat eder ve kendini buna göre optimize eder. Önemli olan bunu, profesyonel seviyede futbol oynama tutkusu olan oyunculara, çocuk yaştan itibaren öğretebilmektir.

2010 U-19 Avrupa Şampiyonası içerisinde Türkiye'nin olmayış nedenlerini sorgulamak gerekir. Sorgulamaya çalışırken, çok da kafa yormak gerekmiyor. Bir X futbolcu düşünün. Faal futbol yaşantısının sonuna gelmiş ve baktığınızda gayet başarılı bir kariyeri var ya da, futbol kariyeri sönük fakat TFF'de çalışan yakın akrabaları sayesinde altyapı hocası olarak atanmış. Bu futbolcuya diyorlar ki ''Seni teknik direktör olarak düşünüyoruz. 1-2 sene burada idare et, sonra bizim takıma yardımcı antrenör ya da teknik direktör olarak alacağız.'' Sonra bir Y hoca geliyor ve aynı sözler bu hoca için de geçerli oluyor. Bunun miniminikten U-21'de kadar devam ettiğini düşündüğünüzde, bırakın bir sistem ve futbol felsefesini profesyonel olmak isteyen bu gençlerin günahına bile giriyorsunuz.

Her turnuva kendine has bir ekol yaratır ve kendisinden önceki ekolü çürütecek totemler bırakır. Barcelona ve Avrupa'nın birçok köklü kulübünün de uyguladığı Total Futbol adı altında birleştirilen, futbolun aslında basit bir denklem oluşudur. X ve Y'yi birer takım olarak düşünün. İkisi de birbirine üstünlük kurmak adına çeşitli varyasyonlar deniyor. İşte bu anda devreye Otomatizm giriyor. Hangi takımın oyuncular ayağına top gelmeden, nereye, nasıl pas atacağını bilinçli bir şekilde planladıysa, maçtan galip ayrılıyor ve uzun süreli bir başarı grafiği elde ediyor. Bunu bu turnuvada uygulayan takım ağabeylerinden de birkaç tüyo alan İspanya'ydı. Finalde şanssız bir şekilde elenmelerine rağmen, izleyicilerden tam not aldılar ve geleceğin İspanya'sı hakkında olumlu izlenim bıraktılar.

Turnuva geneline baktığımızda, zevkliydi ve keyif verdi diyebiliriz. Avrupa'nın birçok kulübü şu anda turnuvada attığı goller ve paslarla izleyenleri kendine hayran bırakın yetenekleri almak için uğraş veriyor. Peki kim bu yetenekler? İzliyoruz...

Jerson Cabral
(Orta Saha-Hollanda)

Oynadığı futbolla hayal kırıklığı yaratan Hollanda adına, sol kanadın vazgeçilmez ismiydi. Aslında turnuvaya sol kanatta başladı ancak zamanla sağ kanada geçti ve yeteneklerini aynı şekilde sergileme fırsatı buldu. İngiltere karşılaşmasında defanstaki oyunculara karşı ters ayağına kullanarak harika işler çıkardı. Turnuvada Hollanda adına en çok gelecek vaad isimlerin başında geliyor. Feyenoord'ta forma giyiyor.

Danilo (Orta Saha-Portekiz)

Turnuva boyunca yaşına göre oldukça oldun bir futbol sergiledi. İri ve mücadeleci yapısıyla Portekiz adına sahada en etkileyeci isimlerden biriydi. Çok atletik ve güçlü bir yapıya sahip. Turnuva genelinde disiplinsiz futboluyla izleyicilerden eleştiri alan Portekiz'in geri dörtlüsünün önünde her yere bastı, yeri geldiğinde ileri uç elemanlarına servis yaptı. Benfica'da forma giyiyor.

Mattia Destro (Forvet-İtalya)

Turnuvanın açılış maçı olan Portekiz maçında attığı 3 golle dikkatleri üzerine çekti. Turnuva boyunca İtalya'nın tüm gol yükünü çeken isim oldu ve toplamda 8 gol kaydetti. Orta saha ve kanatlardan yeterli destek gelmemesine rağmen, bireysel yetenekleriyle göz doldurdu. Gelecek yıllar adına İtalya'nın büyük umut beslediği oyunculardan biri. İnter'de forma giyiyor.

Marco Djuricin (Forvet-Avusturya)

Avusturya için gol yollarında vazgeçilemez bir futbolcuydu. Avusturya adına Hollanda karşısında 5 net gol pozisyonu yakaladı. Fakat bunları değerlendiremedi. Maçın stresiyle, kullandığı penaltıyı ağlara göndererek önümüzdeki yılki FIFA-U20 adına olumlu izlenimler verdi. Avusturya futbolunun yeniden üst arenalara çıkmasında, ileride çok payı dokunacaktır. Herta Berlin'de forma giyiyor.

Antoine Griezmann (Forvet-Fransa)

Les Petits Bleus'in oyuna sonradan açılması nedeniyle birçok maç etkisiz oldu. Real Sociedad teknik kadrosunun yaptığı baskı nedeniyle birçok maç sol kanatta da görev aldı. En akılda kalır maçı, Avusturya karşısında 2 gol attığı ve attırdığı karşılaşmadır. Real Sociedad'ta forma giyiyor.

Matthew James (Orta Saha-İngiltere)

Son bir yılda, İngiltere kadrosunda en fazla varlık gösteren futbolcu konuma yükseldi. Kaptanlık pazubandını koluna takmasıyla beraber performansını ikiye katladı ve sönük İngiltere takımına can verdi. Manchester United'ta forma giyiyor.

Gael Kakuta (Forvet-Fransa)

Chelsea'ye gelişi büyük olay. Turnuvada Fransa adına tartışmasız en etkili isimdi. Chelsea'ye transfer olduğu günden itibaren hem kulüp hem de uluslararası performansı bir hayli yükseldi. Hollanda ve Hırvatistan karşılaşmalarında bitiriciliğinin ne kadar gelişmiş ve gelişmeye açık olduğunu gösterdi. Chelsea'nin Drogba'dan sonra 2. Fransız santraforu olabilecek yetenekte bir futbolcu.

Filip Ozobic (Orta Saha-Hırvatistan)

İlk 2 maçta golle buluşarak takımı adına önemli bir görev adamı olduğunu kanıtladı. Portekiz karşılaşmasında anahtar oyuncu görevi üstlendi ve 5-0 biten maçta 4. golü attı. Modric'ten daha fazla potansiyeli sahip olduğu söyleniyor. Spartak Moskova'da forma giyiyor.

Daniel Pacheco (Orta Saha-İspanya)

Turnuvayı gol kralı olarak tamamladı. Liverpool adına Barcelona'dan koparılmış bir yetenek diyelim. İspanyollar'ın Fabregas'tan sonra elllerinden kaçırdığı için üzüldüğü tek futbolcu. Yeteneğiyle izleyenleri adeta büyülüyor. Şu an Liverpool A Takımı'nda forma giyiyor.

Thiago Alcantara (Orta Saha-İspanya)


Bölgesi adına o kadar yenetekli ve ustaca işler yapıyor ki, onu kelimelerle anlatmak imkansız. Barcelona'da takım arkadaşı Oriol Romeu ile beraber mükemmel bir ikili oluşturdular. Gelecek yıllar adına Barcelona'nın orta sahasından en büyük tandemi oluşturacak futbolcu olması nedeniyle, kendisiyle çok yakından ilgileniyorlar. İngiltere'ye karşı attığı serbest vuruş golü izlenmeye değerdi.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazı hakkında herhangi bir görüş belirtmek isterseniz aşağıdaki bölümü kullanabilirsiniz. Unutmayın ki, yazılan her şey yazar tarafından okunup dikkate alınacaktır.

İzleyiciler