Arşiv

İstatistik

Avrupa'nın Zirvesinde 10 Futbolcu

2009-2010 sezonu birçok futbolsever açısından, futbolun asla sadece futbol olmadığına yeterli delil oluşturmuştur. İngilizler'in 8 yıl aradan sonra Şampiyonlar Ligi Yarı Finali'ne çıkamaması, Dünya Futbolu'na damgasını vuran Barcelona'nın yarı finalde İnter'e boyun eğmesi, Ronaldo, Kaka, Benzema, Albiol vs transferleriyle, futbolun ekonomik boyutuna darbe vurumuş bir Real Madrid, futbolun makus tarihini değiştiren bazı unsurlar.

Yeni sezona girilirken geçtimiz sezon performanslarıyla akılda kalan isimleri de unutmamak gerek. Bu isimler, takımları 90 dakika gol atamazken bir anda parlayıp galibiyeti getiren, maçın berabere bitmesini sağlayacak golü çizgiden çeviren, akıllara zarar paslar atıp gönülleri fethetmiş futbolcular... Onlara da bir parantez açalım.

10. Gerard Pique


2 sezon önce Manchester United'ta oynarken, şu anda Barcelona'nın neredeyse tüm maçlarını kazanan bir takım haline gelmesinde, kuşku yok ki en çok pay sahibi isimlerin başında geliyor. Pique'nin pürüzsüz dokunuşları onun topla oynamasını kolaylaştıran en önemli etmen. Bunun yanında, oyuna başlarkenki saldırganlığıyla Frank Rijkaard ve Ruud Krol efsanelerini anımsatıyor. Henüz 24 yaşında olmasına rağmen, İspanya'nın son 10 yıldaki en önemli defans oyuncusu olma yolunda, kendinden emin adımlarla ilerliyor.

9. Wesley Sneijder

Real Madrid'den ayrılışını ''Değerimi bilmediler'' olarak özetliyor. O kadroda şans bulması bir hayli zordu. Teknik heyet tarafından yetenekleri konusunda bazı şüpheler vardı ve kendisini satma konusunda hemfikirlerdi. Mourinho, kendisinin transfer listesinde olduğunu duyar duymaz, 15 milyon euro karşılığında apar topar İnter'e getirdi. Bu, kariyeri adına çok önemli bir karardı. Mourinho'nun ince eleyip sık dokuduğu sisteminde anahtar oyuncu konumuna geldi. Mourinho'nun Chelsea'de Lampard, Porto'da Deco ile oynamak istediği sistemin değişilmezi olmayı başardı.

8. Ivica Olic

Transferi için 30 milyon euro ödenen Mario Gomez'in arkasında yedek beklemesi adına, Hamburg'tan bonservis bedeli ödenmeden alındı. Olic, çoşkulu ve statik futboluyla estetikten çok takım oyununa önem veren bir yapıda. Bu doğrultuda, kalitesi Bayern seviyesinde olup olmadığı tartışılan Gomez'in yerine, en uygun tercih olarak görüldü. Şampiyonlar Ligi'nde Bayern taraftarlarının başarıya aç oldukları bir gerçek. En son 2001'de Valencia karşısında zafere ulaşmışlardı. Çeyrek final maçında Manchester'a karşı 2 ve yarı finalde Lyon'a yaptığı hat-trick sayesinde taraftar gözünde sezonun en etkili futbolcularından biri olmayı başardı.

7. Didier Drogba

Teknik ve idari kadronun, takımda tartışamayacağı tek isim. Takımın gol yükünü, kanının son damlasına kadar çekebilir. Guus Hiddink'in ardından göreve getirilen Anceletti, kendisine olan güveni belirtti ve EPL'de 32 maçta 29 gol atmasında büyük rol oynadı. Bununla beraber, FA Cup finalinde, Wembley'de Chelsea adına en büyük sihirbazdı ve kupayı takımına kazandırdı. Bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde sönük kaldığını söyleyebiliriz. Geçtiğimiz sezonlara oranla, daha tutuk bir görüntü çizdi.

6. Cristiano Ronaldo

94 milyon euro transfer bedeliyle, Real Madrid taraftarının sezon öncesinde Avrupa'da ve Lig'de güzel düşler görmesini sağladı. Taraftar ve yönetim bazında elinde bir koz olmasını isteyen Florentino Pérez, bu doğrultuda Futbol tarihinin en yüksek ücretli transferini gerçekleştirdi. Bununla beraber, büyük bir sorumluluğun da altına girdi. Kendisinden önce Zidane, Ronaldo, Figo gibi isimler de yüksek ücretler ödenerek alınmıştı fakat, taraftar bazında maddi ve manevi olarak 1 numaralı isim oydu. Real günlerinin henüz başında bazı sakatlıklar yaşadı bunun yanında uyumsuzluk sorunları da eklenince taraftarın beklediği Ronaldo'dan çok, futboluyla tat vermeyen ve kendisi için oynayan bir oyuncu görünümü çizdi. Sezon boyunca takım içerisimdeki dengeleri bozan adam olarak göründü. Lyon maçında, taraftarın en çok etkili olmasını beklediği isim olarak görünürken, saha içinde sezon genelindeki umursamaz tavırlarından vazgeçmedi ve Real Madrid'in Şampiyonlar Ligi'nden elenmesinde önemli bir pay aldı. Bu şartlarda, Lig şampiyonluğundan başka hiçbir şey, Real taraftarlarını mutlu edecek cinsden değildi. 2005 yılından bu yana ilk kez bir sezonu kupasız kapadı. Real taraftarları kendisini kazanmak adına bazı fedakarlıklar yapmak zorunda, eğer bunu gerçekleştirebilirlerse, kendini bulabilir.

5. Arjen Robben


Real Madrid kariyeri boyunca hiçbir zaman ''Kaliteli futbolcu'' sınıfına giremedi. Belki de, Bayern'de yakalayacağı başarıların önünü açtı. Bayern taraftarı için Ribery'den sonra kadrodaki en iyi futbolcuydu. Bir sezon boyunca yaptıklarıyla Ribery'den daha yetenekli ve komple bir takım oyuncusu olduğunu gösterdi. Dünya Kupası'nda Hollanda adına çok iyi işler çıkardı. Finalde, yarı Barcelona yani İspanya olmasa kupaya uzanabilirlerdi. Fakat o gene de, Real taraftarlarının kafalarını duvara vurduracak kadar ''Kaliteli'' bir futbolcu.

4- Wayne Rooney

Ne kadar büyük bir futbolcu olursa olsun, bazılarına göre istenilen seviyede değildi, henüz geçtiğimiz sezona kadar... Manchester adına sahada nerede, ne zaman, ne yapacağını bilen ve artık futbolunun zirvesinde bir Rooney vardı geçen yıl. Bu sezon yakaladığı ivme oyununa büyük katkı yaptı ve Manchester ve İngiltere adına değişilmez olmuştu. Yaşadığı sakatlıklar olmasa, belki Manchester ve İngiltere adına işler bu denli kötü gitmezdi.

3- Maicon

İnter'in katı savunmasının yanında, ileri dörtlünün atak organizyonlarında lord koruyucu Cambiasso ile beraber kilit isim konumundadır. Bu futbolunu Dünya Kupası'nda sergileyebilmeyi başarmış ve istikrar bakımından zirvede rakipsiz kalmıştır. Dani Alves'in Brezilya Milli Takımı'nda genelde yedek kalmasının tek nedeni kendisidir. Sert futbolunun yanında saldırgan bir atak oyuncusudur. Kendi akranlarına ve mevkiisine oranla şu anda en iyisi. Epey bir süre de, böyle devam edecek gibi görünüyor.

2- Diego Milito

İnter'in bu sezon Seria A, Coppa Italia ve Şampiyonlar Ligi için en büyük kozlarından biriydi. Mourinho, kendisini 25 milyon euro karşılığında transfer etti. Transferinin belki de en dikkat çekici yönü, İnter'e geldiğinde 30 yaşında olmasıdır. Bunun sıkıntı doğurup, doğurmayacağı kuşku uyandırırken, kendisi bitiricilik sanatınında gerçek bir usta olduğunu kanıtladı ve haklı olarak kendisini 1 numara olarak ilan etti. Çok yönlü bir futbolcu olmamasına karşın, birçok Şampiyonlar Ligi ve Seria A maçında takımına en olmayacak anlarda pozisyon yaratıp, gol buldu. Dünya Kupası, belki de kariyerinin uluslararası alanda son organizasyonuydu. Maradona tarafından, bu olağanüstü performansı nedeniyle Arjantin Milli Takımı'na çağrıldı. Mourinho ile ne kadar iyi anlaşsa da, Maradona onun için uygun teknik adam değildi.

1- Lionel Messi


Maradona'nın ardından açıkca ''En iyi'' olarak ilan edilen tek futbolcu. 2009-2010 sezonunda, eğer şanssız bir sakatlık vs şeyler yaşamadığı sürece tekrar annus mirabilis yakalayabileceği düşünülüyordu. Belki de bunu gerçekleştirdi. İspanya ve Şampiyonlar Ligi'nde en skorer oyuncu olmayı başardı ve artık rakip oyuncular tarafından statik bir oyuncu olmaktan çıkmıştı. 2010 Mart ayında, bir hafta içerisinde oynanan 3 maçta 5 gol atarak çürütülemez bir başarı elde etti. Şampiyonlar Ligi'nde İnter ile oynanan maça kadar takımının tartışmasız gol yollarında en etkili ismiydi. Hatta Arsenal maçında attığı 4 gol sonrası onun ''Dünyalı'' olmadığı söylentileri çıktı. Ligde takımı adına kurtarıcı görevi almaktan çekinmeyen, umulmadık bir anda tüm sezgileri yıkacak bir hareket yapan ve maçı kurtaran bir görüntü çizdi ve takımının şampiyonluğunda büyük pay sahibi oldu.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yazı hakkında herhangi bir görüş belirtmek isterseniz aşağıdaki bölümü kullanabilirsiniz. Unutmayın ki, yazılan her şey yazar tarafından okunup dikkate alınacaktır.

İzleyiciler