Arşiv

İstatistik

2010-2011 Turkcell Süper Lig Transfer Dönemi

Transfer zor iş... Hele ki Türkiye'de yapmak istediğinizde karşınıza onlarca sorun çıkabiliyor. Oyuncuyu veya kulübü ikna etmek, günümüz futbolunda bir oyuncu transfer etmek için yetersiz . ''Para, her kapıyı açar'' sözü burada biraz sönük kalıyor. Özellikle genç futbolcular eskisi gibi ''Parayı veren düdüğü çalar'' modunda takılmıyor. Bunun yanında halâ muhafazakar bir kesim var ancak yavaş yavaş nesillerinin sonuna geliyorlar.

Türkiye'de durum farklı mı? Bir oyuncuyu transfer etmek için, kendisiyle mi, yoksa kulübüyle mi anlaşmak gerekli? Resmi prosedürler bize ''Oyuncunun sözleşmesi devam ediyorsa, kendisiyle görüşemezsin..!'' diyor ve ekliyor ''Oyuncunun sözleşmesinin bitimine 6 ay kala, her kulüp kendisiyle görüşme imkanına sahiptir''.

Bunu halâ çözememiş bir takım yönetici vasfında kişilerle Türk Futbolu ayakta kalmaya çalışıyor ve belki de Avrupa'ya karşı en büyük meydan okumasını burada veriyor. Bir oyuncuyu transfer etmek için ne kadar çaba gösteriyorsanız, kendi oyuncunuzu istemeye gelenlere de o derece geniş yelpazeden bakacaksınız. Günümüzde Ronaldo, 94 milyon euroya Real'e gidiyorsa, bunun yegane sebebi de budur.

Mehmet Topuz... Türkiye'de son yılların en büyük transfer olayı. Fenerbahçe'ye gelene kadar ''Damarını kesseniz siyah/beyaz akar'' diyecek mesafeye gelmişken, devreye Aziz Yıldırım'ın girmesiyle bir anda 180 derece yörünge değiştirdi. Hatta bu olaylar gündemi meşgul ederken ''Ölene kadar Beşiktaşlı olacağım'' gibisinden bir açıklama da yapmıştı. Burada suç Aziz Yıldrım'da değil, Mehmet Topuz'da da, Beşiktaş'ta da, Fenerbahçe'de de... Bütün suç, futbolun resmi tebligatlarını doğrudan ve bilgilendirici yoldan kulüplere aktarmayan Türkiye Futbol Federasyonu'ndadır. Bu olaylar devam ederken bile bir açıklama yapmaktan aciz bu kuruldadır.

Bu olaylar karşısında, en çok mağdur olan, ne yapacağını bilemeyen taraftarlardır. Düşünün... Beşiktaş taraftarısınız ve bir futbolcuyla ilgileniyorsunuz. Futbolcu diyor ki ''Size geleceğim''. Sonra ezeli rakibiniz devreye giriyor ve işler karışıyor. Futbolcu daha sonra ezeli rakibinize imza atıyor ve ''Bu takımı şampiyon yapacağım'' diyor. Beşiktaş taraftarı acaba yönetime öfke duymadı mı? Ya da ''Kendi tercihidir'' deyip, sineye mi çekti? Fenerbahçe taraftarı bu transferden çok mu mutluydu? Daha 1 hafta önce ezeli rakibinizin taraftarı olduğunu bildiğiniz oyuncu, sizin futbolcunuz oluyor. Kabullenmek ne kadar doğru, ne kadar yanlış? Bunun yanında, oyuncuyu maskot gibi kullanıp, kariyerini düşünmeden, para kazanmayı amaçlayan Kayserispor kulübünü de tebrik etmek gerek..! Ne bir basın yasağı, ne de olayları yatıştırma amacı güden resmi bir açıklama. Bu transfer, birçok açıdan Türk Futboluna ders niteliği taşımaktadır. Öncelikle;

1- Almak istediğin oyuncuyu, ne şartlar altında olsun resmi açıklama yapmasını yasaklayacaksın.
2- Kulüpler resmi bir anlaşmaya varmadıkça, oyuncu ismi zikretmeyecek.
3- Eğer, oyuncu ''Gelmek, istiyorum/Gelmek istemiyorum'' tarzı açıklamalar yapıyorsa, bırak hangi kulübe giderse gitsin. Sana bu şartlarda bir fayda sağlamaz. (Mehmet Topuz ilk sezonunda Fenerbahçe ile 28 maça çıkmış, 1 gol ve 2 asist yapmıştır)

Bu sezon, küresel mali krizin de etkisiyle, kulüpler ellerinden geldikçe ince eleyip sık dokumaya çalışıyor. ''Parası olan düdüğü çalar'' hesabı, transfer yapanlar da yok değil. Fenerbahçe, geçtiğimiz yıllarda alışkanlık edindiği ''Parayı bastırıp almak'' politikasını sürdürüyor. Bu doğrultuda, Asamoah Gyan, Batefimbi Gomis ve son olarak da Mamadou Niang ile ciddi paralar karşılığında ilgilendiler. Son olarak da Niang konusunda 13 milyon euro karşılığında anlaştıkları söyleniyor. Fakat Marsilya başkanı Jean-Claude Dassier, bu transfer hakkında ''Oyuncuyu satmak istemiyoruz'' demiş. Ne olursa olsun, bu üç isim de, Fenerbahçe'nin forvet sıkıntısını doldurabilecek isim, değildir.

Cebinde akrep olan kulüplerimiz yok değil. Türkiye'de Anadolu kulüpleri, kendi aralarında oyuncu alıp/sattıklarında genelde bonservis bedeli ödemezler, ya da çok cüzi rakamlara anlaşırlar. Bu sezon bu yargının dışına çıkıldı ve birçok oyuncu Türkiye için azımsanmayacak bonservis bedelleri karşılığında kulüp değiştirdiler. Bu isimlerden en çok göze çarpanı Gökhan Emreciksin. Ankaragücü'nden Fenerbahçe'ye gelişi ve kulüpten ayrılışı yalnızca 6 ay sürdü. Fenerbahçe'den, Kayserispor'a Mehmet Topuz transferi için para+oyuncu karşılığında gitti. Ayrıldığı takımlara genelde bonservis bedeli kazandırarak giden bir futbolcu Gökhan ancak Fenerbahçe için bunu söylemek zor. Biraz da, şanssız sakatlıklar yaşadı ve o dönemki performansı kadroya girmesi açısından oldukça yetersizdi. Bu sezon kendisini Manisaspor'da izleyeceğiz. Bonservisi bedeli ise 900.000 paund. Yaklaşık olarak 1.2 milyon euroya tekabul ediyor. Kendisi adına da, yeniden bir yükseliş yaşamak adına oldukça iyi bir iş diyebiliriz.

İsaac Promise... Chelsea antremanına John Obi Mikel ile gittiklerinde onun seçilmemesine saşırmadım açıkcası. Manisaspor günlerinde, Ersun hocanın yarattığı, günümüzün değerli oyuncularının arasında oldukça önemli bir rol üstlenmişti ve bunu da başarıyla götürüyordu. 2008-2009 sezonu başında bonservis bedeli ödenmeden Trabzonspor'a geçti ve orada eski hocası Ersun Yanal ile çalışma fırsatı buldu. Sakatlık ve uyum sorunu yaşamasa, Geremi'den sonra Avrupa'nın üst düzey takımlarına gidecek 2. futbolcu olabilirdi(Balic'i saymıyorum, Hakan, Emre ve Okan İnter'e gitmişti). Daha sonra önlenemez bir düşüş yaşadı. Geçtiğimiz sezon Manisaspor'un oyun planına adeta ''Cuk'' oturdu diyebiliriz. Bu doğrultuda Trabzonspor'da rıza gösterdi ve 750.000 euro karşılığında Manisaspor'un oyuncusu oldu. Bundan sonra bir patlama daha yapamaz mı? Yapabilir, fakat fazla şansı yok. Trabzonspor'da bile parlamayan bir oyuncu, Manisaspor'da iyi bir Anadolu futbolcu olabilir.

Diğer isimler hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığın için, kayde değer veriler halinde sunmak istiyorum. Turgut Şahin, kendisini geçtiğimiz sezon Samsunspor forması giydi ve bu sezon Ankaragücü'ne transfer oldu. Maliyeti ise 700.000 euro. Bir diğer futbolcu ise Hakan Aslantaş. Geçtiğimiz sezonu Kayserispor'da geçirdi ve bu sezon Konyaspor'da forma giyecek. Kendisi için ödenen rakam ise 800.000 euro. Burhan Eser, geçtiğimiz sezon Gençlerbirliği'nde forma giymiş ve bu sezon Kayserispor'da görev alacak. Bonservisi ise 650.000 euro.

Transfermarkt, adı üstünde ''Transfer'' ile ilgili her türlü istatistiki veri datasını barındıran bir site. Alman tabanlı olmasına rağmen, diğer ülkeler adına da geniş tabanlı bir araştırma sunuyorlar. Ligimiz takımlarının 01.08.2010 tarihi itibariyle yaptıkları transferler ve bu sezonun transfer bilançosu. Geçtiğimiz sezona göre 15 milyon euro daha az transfer yapıldığını da hatırlatmakta fayda var.

2010-2011 Sezonu Transfer Bilançosu: (01.08.2010)

Trabzonspor:

Sivasspor:


Manisaspor:

Medical Park Antalyaspor:

M.K.E Ankaragücü:

Konyaspor:

Kayserispor:

Kasımpaşaspor:

Kardemir Karabükspor:

İstanbul Büyükşehir Belediyespor:

Gençlerbirliği Ankara:
Gaziantepspor:
Galatasaray:

Fenerbahçe:

Eskişehirspor:

Bursaspor:

Bucaspor:

Beşiktaş:

2 yorum:

emir dedi ki...

bizim ülkemizin takımları bu yöneticilerle devam ettiği sürece bunlar bitmezzz

Surrealist Adam dedi ki...

Yöneticiler, bu konuda en yüksek yetkiye sahip isimler. Doğrudur, hatalıdırlar. Fakat bu yapılanmaya hiçbir önlem almayan TFF'nin de ''Sütten çıkmış ak kaşık'' olduğunu söyleyemeyiz. En az, yöneticiler kadar onların da hataları var. İspanya'da bundan 15 sene önce bu yönetim anlayışı vardı. Aynı bu şekil, yöneticiler çıkar sürekli açıklamalar yapmazlardı belki ama görünen kısım böyleydi. Sonra Lig Kurulu toplandı ve futbolun profesyonellere emanet edilmesine karar verdi. Böylece, profesyoneller ön planda, eski mentalitede şirket yöneticisi vasfında çalışan kişiler geri planda olmuş oldu. Bu sistem en kısa zamanda Türkiye'de de uygulanmalı, aksi takdirde bu olayların ardı arkası kesilmez.

Yorum Gönder

Yazı hakkında herhangi bir görüş belirtmek isterseniz aşağıdaki bölümü kullanabilirsiniz. Unutmayın ki, yazılan her şey yazar tarafından okunup dikkate alınacaktır.

İzleyiciler