Sezon öncesi bir hayal kuruldu. Bu doğrultuda, Stoch, Dia ve rotasyona sokulacak yerli oyuncular transfer edildi. Aykut Kocaman'ın takımın başına geçmesiyle birlikte, Fenerbahçe tarafından her şeyin güllük gülistanlık olacağı, sadece tahmin etmekle kalındı. Geçtiğimiz sezondan kalan şampiyonluk darbesi ve Daum'um olayla istifası, Aykut Kocaman'ın sezon öncesi eline bir futbol takımından çok, ''Ölüpte gömülmemiş'' insanlar topluluğunun geçmesine neden oldu. Takım içersindeki disiplinin sağlanamaması ve sezon öncesi olması nedeniyle, yeni transferlerin uyumsuzluğu, hazırlık maçlarında Fenerbahçe'nin ileriye dönük olumlu sinyal vermediğini açıkça belli ediyordu.
Bu tür maçlar, taraftar bakımından ''Bal, börek'' olarak tanımlanır ve genelde zorlu geçer. (Bunun bir örneğini de Galatasaray yaşıyor, Beşiktaş'ın işi diğerlerine göre nispeten daha kolay gibi görünüyor.) İsviçre takımlarıyla oynanan maçlarda, özellikle deplasmanlarda başarılı olduğumuzu söylemek zor. Herkesin kafasında yer edinen Galatasaray-Neuchatel Xamax maçları var. İsviçre Futbolu son 10 yılda adeta küllerinden doğdu. Sion, Basel, Young Boys gibi takımların sürekli olarak Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi'ne katılmasıyla birlikle ülke puanları da bir anda yükseldi. Euro 2008'den sonra 2010 Dünya Kupası'na da katıldılar ve geleceğe dair olumlu izlenim bıraktılar.
Young Boys, Fenerbahçe ile kıyasla maddi olarak daha küçük bir takım olsa da özellikle İsviçre'de oynadığı oyunla, futbol olarak asla daha alt seviyede olmadığını gösterdi. Bunun bilincinde olmayan bazı kesim halâ Fenerbahçe'nin bir üst tura çıkacağını savunmakla yetindi. Futbolda ön yargı kavramı 10 yıl önce kalktı. Bugün, Fenerbahçe bu futboluyla Turgutlu Belediyespor'a en fazla 2 fark atar.
Maçın Fenerbahçe açısından teknik/taktik hiçbir yönden ele alınacak hiçbir yönü yok. Rakipten fark yememek adına 90 dakika koştular diyebiliriz. Bu tür maçlar, özellikle deplasmanda sıkıntı futbol ile döndüyseniz her zaman zorlu geçer. Oyuncular, maç öncesinde kafalarında maçı yaşamadan çıkmış olacaklar ki, karşılarında Ankaraspor varmışcasına defansta inanılmaz kademe hataları yaptılar. Hatta bir ara maç öyle bir seviyeye geldi ki, dakika 90 olmuş Fenerbahçe'den ofansa katılacak oyuncu sayısı 5'i geçmiyor. Bunun teknik/taktik yönden ele alınacak bir yanı gerçekten olamaz. Fenerbahçe'yi geçtim, hiçbir takım rakibine karşı futbol yönünden bu kadar ezik kalamaz.
Bekir-Bilica-İlhan-Santos... Fenerbahçe'nin son 2 maçında bu kadar pozisyon vermesinde kuşkusuz en büyük sorumlular arasındadır. Bekir'in tam bir sağ bek olmadığı açık. Santos'un kilo fazlası nedeniyle ağır kaldığı da geçtiğimiz maçlardan belli oluyordu. İlhan'ın rotasyonu genişletmek amacıyla alındığını varsayabiliriz fakat Fenerbahçe kalitesinde bir futbolcu olduğunu düşünmüyorum. Bilica, Turcell Süper Lig, Avrupa Ligi, Türkiye Kupası dahil, resmi ve hazırlık maçlarında Fenerbahçe'nin kırmızı kart görme potansiyeli en fazla olan oyuncusu. Fazlası yok, sadece sert futbolla rakibe karşı koyamazsınız, belki hakem bazı pozisyonları görmedi fakat görseydi daha 45 dakika dolmadan atılabilirdi.
Orta sahada pres yapacak oyuncusu sayısının az olması bir yana, ofansa Emre'den başka katkı yapan da olmadı. Cristian, kaleye 30 metre uzaktan çektiği 2 şut dışında maç boyunca rakibi kovalamakla yetindi. Alex'in takım üzerinde bu kadar etkisiz olduğu bir maç hatırlamıyorum. Geçtiğimiz sezonun 2. yarısından itibaren performansında bir düşüş vardı, Emre'nin son dönemdeki performansına bakılırsa yedek kalması sorgulanmamalı.
Stoch, İsviçre'deki maça oranla biraz daha sönük kalmasına rağmen, takımın Emre ile beraber en iyi ismiydi. En iyi demişken, Volkan'ı unutmamak gerek. Fenerbahçe son 2 resmi maçta 3 gol yemesine rağmen, takımın en etkili performansına sahip ismi. Stoch'un bir zaman sonra Alex'in bölgesinde forma giymesi daha mantıklı olur. Sol açık olarak Caner'in bulunduğunun da altını çizelim. Geçtiğimiz sezon Galatasaray'da en iyi performansını sol açık olarak sergilemişti. Dia için henüz erken. Birkaç maç sabretmek ve en iyi oyununu izledikten sonra yorum yapmak daha doğru. Şu maç için konuşmak gerekirse, Kazım'ın takım oyununu katkıda bulunan şekli diyebiliriz. Kazım'dan daha iri ve atletik, ayrıca çok çabuk hızlanabiliyor ve 2 oyuncuya da sarı kart göstertti. O bölgenin oyuncusu olduğunun söylemek yanlış olmaz. Gökhan Gönül, kendine olan güvenini kaybetmiş. Kayseri ve Trabzon'daki Gökhan'dan eser yok. Belki, Aykut Kocaman'ın taktik anlamdaki tercihinin kurbanı oluyor fakat bir sorun olduğu kesin.
Takımdaki disiplin sorunundan bahsetmişken, Brezilyalı oyuncuları es geçmek olmaz. Kendileri için çok ağır konuşmamaya dikkat ederek, bir an önce kafalarını toparlamaları kanaâtindeyim. Oynadıkları futbol, Fenerbahçe kulübünün ve taraftarının isteklerini karşılayacak düzeyde değil. Burada ''Irkçılık'' yapmıyor ya da adam ayırmıyorum. Bir futbolcu, kulübü için bu denli önemli bir maçta, nasıl böyle ruhsuz ve isteksiz olabiliyor anlayan varsa beri gelsin, lütfen...
Şu ortamda kulübün maddi kaybından çok, taraftarın Aykut Kocaman üzerindeki görüşünün bir anda negatife dönmesinden endişe duyuyorum. Sezon başındaki açıklamalarında ''Koşan, isteyen futbolcu formayı alır'' demecini keşke kağıt üzerinde bırakmayıp, somut olarak hayata geçirebilseydi.
Fenerbahçe için, şu dakikadan sonra karamsar bir ortam yaratılmaya çalışılacaktır. Her şeye rağmen daha Süper Lig başlamadı ve hali hazırda bir Avrupa Ligi var. Maddi olarak Şampiyonlar Ligi ile boy ölçüçemeyecek olsa da, takım ve ülke puanlarını yükseltmek adına önemli bir mecra. Her türlü karamsarlığa rağmen, eğer takımdaki (Özellikle Brezilyalı futbolcular arasındaki) disiplin sorunu çözülür ve yeni transferlerle birlikte kadro kısa sürede uyum sağlarsa, şu kara tablo bir anda silinir, Fenerbahçe yeniden şampiyonluğa oynayacak takımlar arasına girebilir. Şu haliyle ilk 5'e girerse, ''Devlet üstün hizmet madalyası'' verilmesi gerekir.
To Be Continued... & Fenerbahçe 0-1 Young Boys
Surrealist Adam
Category:
Fenerbahçe,
Şampiyonlar Ligi
0
yorum
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder
Yazı hakkında herhangi bir görüş belirtmek isterseniz aşağıdaki bölümü kullanabilirsiniz. Unutmayın ki, yazılan her şey yazar tarafından okunup dikkate alınacaktır.