Üniversite Hayaliyle Yanıp Tutuşmak
Surrealist Adam
Gördüğünüz gibi üniversiteyi kazanmak için gerekli olan malzemeler; su şişesi, kalem, silgi. Merak etmeyin bunları size ÖSYM veriyor, allah razı olsun. Bir de optik kağıt ve sınav kitapçığı veriyorlar ki en önemlisi bunlar, vallahi ne kadar teşekkür etsek azdır.
Diyelim ki üniversite hayaliniz var. Ne yapmanız gerekiyor?
Birincisi; diyet uygulayın. Çünkü sınav stresi ve her gün 150 kaynak kitap bitirmekten beyniniz ve hücreleriniz çok çalışmaktan midenize ''Acıktım diye çaldır o yer'' diyecek. Bu yüzden kantinden bulduğunuzu alıp, eve gelince de annenize ''Ne yemek var'' diyeceksiniz. Bu yüzden diyet programı şart, aksi halde üniversiteyi kazanıp yurda verdiğiniz para kadar da fitness salonlarına verirsiniz.
İkincisi; televizyon seyredin. Neden peki? Çünkü televizyon insanların beynini boşaltan ve düşünme yeteneğini sınırlandıran bir araçtır. Peki niye sınırlandıralım ki düşünme yeteneğimizi? Gel arkadaşım gel otur şöyle bak dinne...
İnsanlar düşündükçe sorgular, sorguladıkça ona sunulan bilgileri ne kadar doğru ne kadar yanlış diye tartar. Bu da onun o bilgiyi(ne kadar doğru bilgiyse) kabullenme süresini arttırır belki de kabullendirmez. Örneğin tarih kitaplarını bilirsiniz. Yüzlerce savaş, onlarca gereksiz bilgiyle doludur. XIV. Louis'in mavi şortuyla Fransa'da paparazzilere yakalanmasından dahi sorumlusunuzdur. Bu yüzden niye bunları öğreniyoruz, bize kültürümüzü öğretseler dahi iyi olmaz mı? Biz Anadolu'ya nerden geldik, daha önce nerdeydik? Bizim kültürümüz niye yozlaştı, özümüzde neler var? Gibisinden soruları eğer düşünen bir bireyseniz sıkça soracaksınız; ürpermenize gerek yok bu gayet normal bir durum. Bunun önüne nasıl geçebilirim? Dediğim gibi televizyon izleyerek. Özellikle de evlenme programları ve yemek programları. Orada bolca gereksiz malzeme var ve sizi düşünmeden öte tutan bir yapıları var.
Önerlerim: Atv ve Fox'da evlenme programları. Ayrıca Star'daki yemek programını da şiddetle tasfiye ediyorum.(tavsiye de olabilir)
Üçüncüsü; Kitap okumayın. Nasıl kitap okumayalım lan dellendin mi sen dediğinizi duyar gibiyim. O kadar da heyecanlanmayın hemen, durun bi sözümü bitireyim. Mesela kitap okuyorsunuz diyelim, aşk, macera, tarih ya da dram. Bu kitaptaki karakterler sizi bazen etkiler, onların etkisinde kalır ve onlara özenirsiniz. Size ygs/lys maratonunda lazım olan kitaplar zaten bellidir; salt bilgiye dayalı, yoruma kapalı ve düşünme yetinizi sınırlandıran kitaplar. Ne diye 2. öneride değindiğim kuralı bozuyorsunuz? Değmez kardeşim, gerçekten değmez. Siz kitap okudukça yine düşüneceksiniz, bu defa derslerde, evde, dışarıda, kısacası her yerde bu düşünme sizin başınıza dert açacak. Bırakın kitabı ve Matematik Konu Özetli Soru Bankası'na yumulun. Gerçekten iyi bir yöntem izlemiş olursunuz. Hem kitap okumak size en fazla olaylara hakim olma ve etrafında ne olup bittiğine hüküm getirme/yargılama yetisi kazandırır. Ne gerek var? Zaten her şeyi kabullenme, ve azla yetinme duygusuyla yetişmedik mi? Eski köye yeni adet getirmeyin.
Şimdi... Bu dediğim kuralları uydunuz, harfiyen yerine getirdiniz. Sonuç %78(Kusuratlı verdim diye hemen sallıyorum sanmayın uzun analizler sonucu ortaya çıkmış bir ihtimaldir) üniversiteye yerleştiniz demektir. Evet yerleştiniz, tebrikler! Peki gideceğiniz bölüm ne olmalı? Ne gibi bölümlerin önü açık? Hangi üniversiteye gidersem yata yata, osura osura iş sahibi olurum dediğinizi duyar gibiyim. Evet böyle bir üniversite yok, yani dünya üzerinde yok. Kendinize bağlı her şey. Sen istersen Botanik bölümünü en düşük puanla alan üniversiteye son sıradan gir. O bölümü seversen ve azimle çalışırsan elbette bir ekmek kapısı açılır, gönlünü ferah tut. Her şeye de para gözüyle bakmayın lütfen, buna çok kızıyorum. İnsanlar parayla bir yere geleceğini zannederek yanılmakla kalmayıp, bunu marifet gibi anlatıyorlar. ''Eniştem yat satın aldı, ilkokul mezunu'' diyen tiplerle çok karşılacaksınız, sakin olun bunlar yaşam=para felsefesinde doktora yapmış insanlar. Pek tabi ki ''Evet haklısınız'' diyip geçmeniz tavsiye edilir. Parasız da olmuyor yannız. Parayı kazanmak için bir emek ortaya koymanız gerekiyor. Şimdi kalkıp ''Maden işçileri çok zor şartlarda çalışıp 1000 tl alırken, CEO'lar götünü yan yatırıp kahvesini yudumlayarak milyarlar kazanıyor'' demogojisi yapmayacağım endişelenmeyin. Mesleğe atıldığınızda hemen çok parayla başlamayabilirsiniz, fakat kendinizi geliştirmekte bitiyor iş. Fakat önemli olan dediğim gibi seveceğiniz bir meslek seçimi. Siz o mesleğe her gün ''Niye kahvede yancı olmadım, ne işim var lan benim bu işte'' diye bakarsanız isterseniz yüz milyarlar alın; mutlu olamazsınız.
Lafı çok uzattığımın farkındayım. Kıssadan hisse vermek gerekirse; azimle çalışmaktan vazgeçmeyerek ve çevrenizdeki olumsuz örneklerden feyz alarak ya da olumsuz eleştirileri kulağınızı tıkayarak(bazıları faydalı oluyo bu eleştirilerin fakat %85'i kulaktan duyma saçmalamalar) yolunuza emin adımlarla devam edin. Bir zaman sonra doğru olanı yaptığınızı farkedeceksiniz, bu sizin için en büyük sınav olan ''Hayat'' sınavı kazanmak olacak...
Category:
0
yorum
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder
Yazı hakkında herhangi bir görüş belirtmek isterseniz aşağıdaki bölümü kullanabilirsiniz. Unutmayın ki, yazılan her şey yazar tarafından okunup dikkate alınacaktır.